Etiket arşivi: Tablo Alanlar

Fikret Mualla

Fikret Mualla 1903 yılında İstanbul’un Moda semtinde Bakla Tarlasi mahallesinde doğdu[1]. Babası, Düyun-u Umumiye ikinci müdürü Ekrem Bey (Mehmet Ekrem Mualla Saygı) annesi Emine Nevber Hanım idi. Kız çocuk bekledikleri için önceden Mualla adını belirlemişlerdi, bebek erkek olunca, babasinin Tevfik Fikret sevgisi yuzunden Fikret adı eklendi[1]. Çocukluk ve gençlik yılları Kadıköy, Bahariye çevresinde geçti. Saint Joseph ve Galatasaray liselerinde öğrenim gördü. Yatılı olarak Galatasaray Lisesi’ne verilmesinin sebebinin, kendisini derslerine çalışmaktan alıkoyan futbol tutkusu olduğu rivayet edilir. Futbolcu dayısı Hikmet Topuzer’in etkisi ile futbola çok düşkündü. 12 yaşında, Galatasaray Lisesi’nde futbol oynarken bir kaza sonucu sağ ayağının kırılması ve topal kalması ile büyük bir sarsıntı geçirdi. Çok düşkün olduğu annesinin kaybı ise onda derin izler bırakan ikinci olaydı. Okuldan kaptığı gribi eve taşıması sonucu İspanyol gribine yakalanan annesinin genç yaşta (35) ölümü üzerine Fikret Mualla’nın hayatına suçluluk duygusu egemen oldu. Annesinin ölümünün hemen ardından babasının çok genç birisiyle yeniden evlenmesi de onu çok etkilemişti. Ardından babasının bu genç hanım yerine oğlunun tepki göstermeyeceğini düşündüğü akrabaları Behice Hanım ile evlenmesi de oğlunda benzer öfkeli bir tepki yarattı. Yaşadığı sarsıntılar Fikret Mualla’yı sinirli ve uyumsuz birisi yapmıştı. Babasının evliliğini bir türlü benimseyemeyen Fikret Mualla, 17 yaşında iken Galatasaray Lisesi’ndeki öğrenimini yarıda bırakıp İsviçre’ye mühendislik okuması için gönderildi. Bunu, evden atıldığı şeklinde yorumladı.

İsviçre’de zamanla, resmin mühendislikten daha çok ilgisini çektiğini fark etti. Savaş yıllarına rastlayan İsviçre’deki öğrencilik döneminde parasız kalmıştı. Dönemin konsolosunun (Rıza Bey) desteği sayesinde resim eğitimi almak için Almanya’ya geçti. Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nde afiş ve desinatörlük, ardından Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim eğitimi aldı. Akademide Hale Asaf ile birlikte Arthur Kampf’ın öğrencisi oldu. Almanya’da bulunduğu yıllarda babasının mali durumu bozulup para gönderemez hale gelmesinden sonra Abbas Halim Paşa’dan maddi destek gördü. Almanya’da topallığı ve utangaçlığı nedeniyle yalnızlaşan Fikret Mualla, resim yapmadığı zamanlarda içki içiyordu. İlk defa 1928 yılında Almanya’da alkol bağımlılığı nedeniyle tedavi olmak zorunda kaldı. Tedavisinin ardından İtalya ve Fransa’daki sanat merkezlerini gezdi.

İstanbul yılları
Fikret Mualla, evden gelen para kesilince geçim sıkıntısı çektiği için 1937’de Türkiye’ye döndüğünde, mezun olduğu Galatasaray Lisesi’nde ve Ayvalık Ortaokulu’nda kısa bir dönem resim dersleri verdi. Galatasaray Lisesi’nden düşük maaş almasından ötürü, Ayvalık Ortaokulu’ndaki görevinden ise Ayvalık’ta o dönemde elektrik bulunmaması nedeniyle ayrıldı, İstanbul’a döndü. İstanbul sanat çevrelerinde umduğu ilgiyi bulamadı, çalışmaları aşağılandı. Bir süre ilgisini edebiyata yöneltti. Kendisiyle benzerlikler bulduğu Schiller hakkında bir kitap yazdı. Şiller (Schiller) 1759-1805, Hayatı ve Eserleri adlı kitabı 1932’de yayımlandı. 1938 yılında Ses dergisinde yayınlanan Usera Karargahı ve Masal adlı öyküleri de onun edebiyatçı yönünün eseridir.

Mualla, bu dönemde geçimini sahne kostümleri çizerek, kitap resimleyerek sağlıyordu. İstanbul Şehir Tiyatrosu sopranosu Semiha Berksoy’a duyduğu ilginin de etkisiyle Beyoğlu semtine yerleşti. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz gibi operetlerin kostümlerini çizdi; İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun Yeni Adam Dergisi’nin yazılarını resimledi, aynı dergide dönemin sanatçılarının portre desenleri ve karikatürlerini çizdi; Nâzım Hikmet’in Varan 3 adlı şiir kitabını ve Benerci Kendini Nasıl Öldürdü? adlı oyununu resimledi. Resim yapmayı da sürdürüyordu, İstanbul’un çeşitli semtlerinden manzaralar yaptı. 1934 yılında suluboya ve desenlerini sergilediği ilk sergisini açtı, ancak fazla ilgi görmedi.

İstanbul döneminde, sanatsever Salah Cimcoz, ona Moda’daki konağında rahatça çalışacağı bir yer tahsis etmişti. Bu evde Cimcoz’un üç çocuğuna (birisi ileride cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün eşi olacak Emel idi) resim dersi veriyordu. Ne var ki Salah Cimcoz ile içkili iken yaşadıkları bir tartışma sonucu konağa gidip üzerinde çalıştığı portreleri parçalayan, dev bir panoda toplu halde portrelerini çizmekte olduğu devlet büyükleri hakkında uygunsuz sözler sarf eden Fikret Mualla, sözlerinden ötürü sorgu ve tahkikata uğradı. Ömrü boyunca onu terk etmeyecek polis korkusu böylece başladı. Bu olaydan sonra (1936) bir buçuk yıl süreyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gördü. Hastanede ünlü doktor Mazhar Osman’ın kontrolündeydi ve Neyzen Tevfik ile aynı odayı paylaştı.

Paris yılları
Fikret Mualla, 1938 yılında babasını kaybedince yüklü bir mirasın sahibi olmuştu. Mal varlıklarını satarak Paris’e yerleşmeye karar verdi. Gitmeden önce, Abidin Dino’nun ricası üzerine 1939 Uluslararası New York Fuarı Türk Pavyonu için İstanbul konulu 30 kadar tablo yaptı. Aynı yıl Ses dergisi için çizdiği desenlerden bazıları müstehcen bulununca hakkında dava açıldı; Mualla, davadan beraat ettikten sonra 26 yıl boyunca yaşayacağı Fransa’ya gitti.

Fransa’ya gittiği dönemde ülkede Edvard Munch ve Wassily Kandinsky gibi ressamların temsilcisi olduğu dışavurumculuk akımı gündemdeydi, ressam da bu anlayıştan etkilendi. Paris’te kısa bir süre eğlenceli, lüks bir yaşam süren Fikret Mualla, II. Dünya Savaşı’nın başlaması ve ülkenin işgal edilmesi üzerine zor bir döneme girdi. Sanatçının, günlük gereksinimlerini karşılamak üzere tablolarını yok pahasına sattığı anlatılır. Alkol sorunu, polis fobisi, yurt özlemi nedeniyle yaşadığı sıkıntılar birkaç kez hastanede tedavi görmesini gerektirdi. Fikret Mualla, sıkıntılarını resim yaparak ve içki içerek atlatmaya çalışıyordu. Ressam Hale Asaf’a aşık oldu ama karşılık görmedi. İki ay için hastaneye yattı ama resmi bırakmadı. Bundan sonraki yaşamı çeşitli sanatseverlerin koruması altında sürdürdü. Mualla, hastanede kendisine resim yaptıran Dina Vierny’nin koruması altına girmişti. Burada yaptığı resimlerle 1954 yılında Paris’te Dina Vierny Gallery’de ilk sergisini açtı.[3] 25 yıl boyunca eserlerini toplu olarak hiçbir yerde sergilememişti. O güne kadar tablolarını satın almak isteyenlar onu Paris kahvelerinde bulurlar ve genellikle eserlerini ucuza kapatırlardı. İlk sergisini de iki tablo simsarı organize etti. Sergide, eserleri büyük ilgi gören Mualla’nın tüm tabloları satıldı. Tablo simsarları, Mualla’ya vadettikleri payı vermeyerek onu dolandırmışlardı ama bu sergi sanatçıyı Paris’teki sanat çevrelerine görkemli bir şekilde tanıttı, Paris ressamı olarak tanınmasını sağladı. Birçok büyük sanatçıyla tanıştı, Picasso’nun da dikkatini çekti. İkinci sergisini ise iki yıl sonra açtı ve sergiden sonra tekrar akıl hastanesine yatırıldı. Taburcu olduğunda sanayici Lhermin ile bir anlaşma yaptı. Aynı dönemde resimlerinin sürekli alıcısı olan Madam Angles ile tanıştı.

Mualla, resimlerinde Paris şehrini konu edindi. Giderek Paris ortamında bir ün kazandı. Eserleri, koleksiyon yapanlar tarafından toplanmaya başlamıştı ancak kendisine düzenli bir hayat kuramadı. 1962 yılında felç geçiren sanatçının bakımını, kocası Alpler bölgesi senatörü olan Madame Fernande Agnes adlı sanatsever üstlendi. Raquel Agnes’in eşi Madam Fernande Agnes, onu bir bakıcı eşliğinde Reillanne’daki çiftliğine götürdü. 1967’de ölümüne kadar bu çiftlikte Madam Agnes için çok sayıda eser üretti. 1967 yılı Mayıs ayında sinir krizleri nedeniyle bir dinlenme evine yatırıldı. 20 Temmuz günü ölü bulundu. Reillane’daki Mane Mezarlığı’na gömüldü.[4]

Cenazesinin isteğine uygun olarak yurduna getirilmesi 1974 yılında gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün eşi Emel Hanım’a çocukluk yıllarında resim dersi vermiş olması ve bu sebeple Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün ilgilenmesi üzerine kemikleri İstanbul’a getirilerek Karacaahmet Mezarlığı’na gömüldü.

Sanat hayatı
Fikret Mualla mutlu olabilmek ve her şeyi unutmak için resim yapmıştı. Bu nedenle sanat dünyasındaki çeşitli akımlardan etkilenmedi, resimlerini yaparken sezgilerini kullandı, kendi tarzını yarattı. Eserlerine kendi hislerini aktardı. Coşku dolu resimler yaptı. Huysuz, uzlaşmasız kişiliğini ve mutsuz yaşamını resimlerine yansıtmadı, yaşama sevinci dolu resimler yaptı.

Şehirleri resmetmeyi seven Mualla, resimlerine İstanbul ve Paris’in insanlarını, sokaklarını, kafelerini, sirkleri, genelevleri, balıkçıları resimlerine taşımıştır. Renklerle oynamayı seven sanatçının, Henri Matisse’in renk kullanımından çok etkilendiği bilinir.

Resimlerini genellikle renkli fon kâğıtları üzerine guaj boya ile yaptı. Suluboya ve pastel malzemelerini resimlerinde sıkça kullandı. Paris sanat ortamında tanınması biraz zaman alan Fikret Mualla’nın eserlerini Picasso’nun övdüğü, hatta bir resmini satın aldığı, kendi çalışmalarından birini de ona hediye ettiği ve Fikret Muala’nın da Picasso’nun verdiği tabloyu bir rakı parasına sattığı bilinir.

Remzi Raşa, Hakkı Anlı, Abidin Dino, Selim Turan, Avni Arbaş, Nejat Devrim, Mübin Orhon ve Albert Bitran ile beraber Paris Türk Ekolü pentür sanatçılarındandır.

Fikret Mualla’nın başlıca eserleri arasında Oturan Adamlar, Kafe, Marsilya’da Fransız İşçileri Bir Kahvede, Haliç ve Süleymaniye, Paris’te Bir Sokak, Baloncu ve Balıkçı sayılabilir.

Ölümünden sonra Paris’te açık artırmaya çıkarılan resimleri de Türk devleti tarafından satın alınmış ve Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde bir Fikret Mualla Salonu oluşturulmuştur. 1976’da dostlarından, yakınlarından ve çeşitli koleksiyonlardan derlenen 118 resmi ile Ankara’da adına bir sergi düzenlendi. Yapıtlarının çoğu bugün özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.

Günümüzde Paris’te Fikret Mualla Dostları Derneği adında bir dernek vardır, Bu dernek, Fikret Mualla’nın tablolarının orijinalliğini araştırmak ve ressamı tanıtmak sorumluluğunu yüklenmiştir.

Tablo Alan Yerler

Tablo Alan Yerler Firması Olarak Eserlerinizi En İyi Fiyat Karşılığında Nakit Olarak Alıyoruz Eserlerinizi Satmak İçin Bizleri Araya Bilirsiniz Size Bir Telefon Kadar Yakınız Eserlerinizi Görmek İçin Bizlere Görsellerinizi Watsapp Üzerinden Göndere Bilirsiniz 0532 645 39 50

Tablolar, sanat dünyasının en değerli ve etkileyici eserlerinden biridir. Renklerin, kompozisyonun ve sanatçının vizyonunun bir araya geldiği bu eserler, tarih boyunca insanları büyülemiş ve estetik zevklerini geliştirmiştir. Tablolar sadece birer görsel ifade aracı değil, aynı zamanda bir dönemin kültürel, sosyal ve politik yapısını yansıtan sanatsal belgelerdir. Tablo koleksiyonculuğu ise bu sanatsal mirası koruma ve ona değer katma arayışıdır. Bu makalede, tabloların tarihsel ve sanatsal önemi, koleksiyonculuk açısından değeri, tablo alım satımı, tablolara yatırım yapmanın avantajları ve dikkat edilmesi gerekenler üzerine kapsamlı bir inceleme yapacağız.

Tabloların Tarihçesi ve Sanatsal Önemi

Sanat tarihinde tablolar, binlerce yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahiptir. İlk resim örnekleri, tarih öncesi dönemde mağara duvarlarına yapılan resimlerle başlar. Zamanla bu basit figürler, daha karmaşık kompozisyonlara ve tekniklere evrilmiştir. Antik Yunan ve Roma dönemlerinde, tablolar, tapınaklar ve zengin evlerinin duvarlarını süsleyen fresklerle yaygınlaşmıştır.

Tabloların Tarihçesi ve Sanatsal Önemi

Sanat tarihinde tablolar, binlerce yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahiptir. İlk resim örnekleri, tarih öncesi dönemde mağara duvarlarına yapılan resimlerle başlar. Zamanla bu basit figürler, daha karmaşık kompozisyonlara ve tekniklere evrilmiştir. Antik Yunan ve Roma dönemlerinde, tablolar, tapınaklar ve zengin evlerinin duvarlarını süsleyen fresklerle yaygınlaşmıştır. Ancak tablonun altın çağı, Rönesans döneminde başlamıştır.

Rönesans dönemi, sanatın, bilimin ve düşüncenin yeniden canlandığı bir dönemdir. Bu dönemde, Michelangelo, Leonardo da Vinci, Raphael ve Titian gibi büyük sanatçılar, sanat tarihine damga vurmuş eserler yaratmıştır. Tablolar, bu dönemde estetik ve teknik mükemmellik açısından doruk noktasına ulaşmıştır. Rönesans’tan Barok döneme, Romantizm’den Empresyonizm’e kadar çeşitli sanat akımları, farklı teknikler ve estetik anlayışlarla tabloların evrimine katkıda bulunmuştur.

Her tablonun ardında, bir sanatçının vizyonu, yeteneği ve çağının sosyal, politik ve kültürel yapısı yatar. Bu nedenle, tablolar sadece birer sanat eseri değil, aynı zamanda geçmişin izlerini bugüne taşıyan birer tarihi belgedir. Sanatçıların ruhunu ve yaşadıkları dönemi yansıtan bu eserler, koleksiyoncular için büyük bir değer taşır.

Tablo Koleksiyonculuğu: Sanatı Korumak ve Değer Katmak

Tablo koleksiyonculuğu, sanatseverler için bir tutku ve aynı zamanda bir yatırımdır. Bir tablo, sadece görsel bir zevk aracı değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel bir mirastır. Koleksiyoncular, genellikle belirli bir dönem, sanat akımı veya sanatçı üzerine odaklanarak koleksiyonlarını oluştururlar.

Tablo koleksiyonculuğu, bir sanat eserine sahip olmanın ötesinde, o eseri koruma ve geleceğe aktarma sorumluluğunu da içerir. Bir tablo, doğru koşullarda saklanmalı, korunmalı ve gerektiğinde restore edilmelidir. Bu, sanat eserinin uzun ömürlü olmasını ve değerini korumasını sağlar.

Koleksiyoncular için tabloların değeri, birkaç önemli faktöre dayanır:

Sanatçının Ünü: Bir tablonun değeri, büyük ölçüde sanatçısının ününe bağlıdır. Ünlü bir sanatçının eseri, genellikle daha yüksek bir fiyata alıcı bulur. Leonardo da Vinci, Vincent van Gogh veya Pablo Picasso gibi sanatçıların eserleri, sanat piyasasında büyük değer taşır.

Tablonun Durumu: Bir tablonun fiziksel durumu, onun değerini belirleyen önemli bir faktördür. Yıpranmış, çatlamış veya renkleri solmuş bir tablo, mükemmel durumda olan bir tabloya göre daha düşük bir değere sahip olabilir. Ancak, bazı durumlarda tabloyun tarihsel önemi, durumunu ikinci plana itebilir.

Tablonun Nadirliği: Nadir bulunan tablolar, genellikle daha yüksek bir değere sahiptir. Özellikle sınırlı sayıda üretilmiş veya belirli bir döneme ait tablolar, koleksiyoncular arasında büyük ilgi görür.

Sanat Akımı ve Dönemi: Belirli bir sanat akımına veya döneme ait tablolar, koleksiyoncular arasında özel bir yere sahiptir. Rönesans, Barok, Romantizm, Empresyonizm gibi akımlar, sanat tarihinde önemli bir yer tutar ve bu akımlara ait tablolar, genellikle daha yüksek bir değer taşır.

Tablo Alım Satımı: Sanat Piyasasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Tablo alım satımı, hem sanata yatırım yapmak isteyenler hem de koleksiyoncular için dikkat gerektiren bir süreçtir. Bir tablo satın alırken veya satarken dikkat edilmesi gereken birkaç önemli husus vardır:

Orijinallik: Bir tablonun orijinalliği, onun değerini belirleyen en önemli faktördür. Sahte veya kopya eserler, orijinal olanlara göre çok daha düşük bir değere sahiptir. Bu nedenle, tabloların orijinalliği, uzmanlar tarafından doğrulanmalıdır. Ayrıca, eserin sanat tarihindeki yeri ve sanatçısının diğer eserleriyle karşılaştırılması da önemlidir.

Sertifikalar ve Belgeler: Bir tablonun orijinalliğini doğrulayan sertifikalar ve belgeler, alıcılar için büyük bir güvencedir. Bu belgeler, eserin geçmişi, sanatçısı ve önceki sahipleri hakkında bilgi verir. Bu nedenle, tablonun geçmişini belgeleyen evraklar, alım satım sürecinde önemlidir.

Piyasa Değeri: Bir tablonun piyasa değeri, sanat piyasasındaki arz ve talebe bağlı olarak değişir. Özellikle sanatçının eseri üzerindeki ilgi, eserin nadirliği ve sanatsal değeri, tablonun piyasa değerini etkileyen faktörlerdir. Sanat piyasası dinamik olduğu için, tablonun zaman içindeki değerinin nasıl değişebileceği üzerine araştırma yapmak önemlidir.

Restorasyon: Bir tablonun restore edilmesi, onun değerini hem artırabilir hem de azaltabilir. Restorasyon işlemi, eserin orijinalliğini koruyacak şekilde yapılmalıdır. Aksi takdirde, eserin sanatsal değeri zarar görebilir. Bu nedenle, restorasyon süreci dikkatle yönetilmelidir.

Tablolara Yatırım Yapmanın Avantajları

Tablolara yatırım yapmak, hem sanata olan ilginin bir ifadesi hem de finansal bir getiri elde etme aracı olarak görülmektedir. İşte tablolara yatırım yapmanın bazı avantajları:

Değer Kazanma Potansiyeli: Tablolar, zaman içinde değer kazanma potansiyeline sahip olabilir. Özellikle nadir bulunan ve ünlü sanatçılara ait eserler, yıllar içinde büyük bir değer artışı gösterebilir. Bu nedenle, sanat eserleri, uzun vadeli bir yatırım aracı olarak değerlendirilebilir.

Estetik ve Kültürel Zenginlik: Tablolar, sadece bir yatırım aracı değil, aynı zamanda estetik ve kültürel bir zenginlik kaynağıdır. Bir tablo, ev veya iş yeri dekorasyonuna sanatsal bir değer katmanın yanı sıra, sahibine görsel bir zevk sunar.

Koleksiyon Değeri: Tablolar, koleksiyoncular için büyük bir değere sahiptir. Bir koleksiyonun parçası olan bir tablo, zamanla daha da değerli hale gelebilir. Koleksiyoncular, sanat eserlerini toplamak ve korumak için büyük bir çaba gösterirler, bu da sanatın gelecekteki nesillere aktarılmasına katkıda bulunur.

Miras Bırakma: Tablolar, bir nesilden diğerine aktarılabilen değerli miraslardır. Sanat eserleri, aile içinde veya koleksiyoncular arasında bir miras olarak kabul edilir ve bu da onların değerini artırır.

Tablo Koleksiyonculuğunun Zorlukları

Tablo koleksiyonculuğu, büyük bir tutku ve bilgi birikimi gerektiren bir uğraştır. Ancak bu alanda bazı zorluklarla da karşılaşılabilir:

Sahtecilik: Sanat dünyasında sahtecilik büyük bir sorundur. Sahte tablolar, koleksiyoncuları ve yatırımcıları yanıltabilir. Bu nedenle, eserin orijinalliğinin doğrulanması büyük bir önem taşır.

Yüksek Maliyetler: Ünlü sanatçılara ait tablolar genellikle yüksek fiyatlarla alıcı bulur. Bu nedenle, sanat eserlerine yatırım yapmak büyük bir maliyet gerektirebilir.

Piyasa Dalgalanmaları: Sanat piyasası dinamik ve dalgalanmalara açıktır. Bir eserin değeri, piyasa koşullarına göre hızlı bir şekilde değişebilir. Bu nedenle, yatırım yapmadan önce piyasa araştırması yapmak önemlidir.

Antika Hat Tablo Alan Yerler

Antika hat tablolar, hem sanatsal hem de manevi değeri yüksek olan nadir eserlerdir. İslam sanatının en zarif örneklerinden biri olan hat sanatı, tarihi boyunca büyük bir titizlik ve ustalıkla icra edilmiştir. Bu nadide eserler, zamanla antika haline gelmiş ve koleksiyoncuların gözdesi olmuştur. Biz, elinizdeki bu kıymetli eserlerin gerçek değerinde alımını gerçekleştiriyoruz. Satmak isterseniz bizleri araya bilirsiniz

Tablo Alanlar Firmamız, antika hat tabloların değerini en doğru şekilde belirlemek amacıyla alanında uzman bir kadroya sahiptir. Her eser, tarihi dönem, sanatçısı ve korunma durumu gibi faktörler göz önünde bulundurularak titizlikle incelenir. Bu sayede eserlerinizin gerçek piyasa değerine ulaşmasını sağlıyoruz. Değerlendirme sürecimiz tamamen şeffaf olup, müşterilerimize güven veriyoruz.

Hat sanatı, sadece estetik bir değer taşımaz; aynı zamanda manevi bir derinliğe de sahiptir. Bu nedenle, elinizdeki antika hat tabloların korunması ve doğru kişilerle buluşturulması son derece önemlidir. Biz, bu değerli eserlerin sanatsal ve manevi mirasını en iyi şekilde koruyarak yeni sahiplerine ulaştırmayı misyon ediniyoruz.

Alım sürecimiz oldukça hızlı ve güvenilirdir. İlk adım olarak, elinizdeki hat tablonun fotoğraflarını bize iletmeniz yeterlidir. Uzmanlarımız kısa bir süre içinde eserinizi inceleyip, size adil bir teklif sunar. Kabul etmeniz halinde, tüm satış sürecini hızla tamamlayarak ödemenizi yaparız.

Sunduğumuz hizmetlerin temelinde müşteri memnuniyeti yer almaktadır. Her müşterimiz, bizim için özel ve değerlidir. Eserlerinizin hem manevi hem de maddi değerine saygı göstererek, en iyi fiyat teklifini sunmayı taahhüt ediyoruz. Bizimle çalışırken her adımda güvende olacaksınız.

Antika hat tabloların satışı, her ne kadar maddi bir işlem gibi görünse de, aslında bir kültürel aktarım sürecidir. Sanatın ve tarihin bir araya geldiği bu eserlerin geleceğe taşınmasında bir köprü olmak bizim en önemli görevimizdir. Bu değerli eserlerin korunması ve yeni nesillere aktarılması için büyük bir sorumluluk taşıyoruz.

0532 645 39 50 Türkiye Genelinden Eserleriniz Alınır

Değerli Tablo Alanlar

Antika Yağlı Boya Tablo Alan En Değerli Firma,

Tablo Alanlar Ertaş Antik ailesi olarak müşterilerimize Yağlı Boya Tablo eserlerinde ekspertiz imkanı ve Alım – Satım desteği sunmaktayız.

Yağlı Boya Tablo, tahta ya da tual üzerine yapılmış resim sanatıdır.

Yağlı Boya Tablo Eserlerimin Değerini Nasıl Öğrenebilirim?

Aşağıda belirttiğimiz unsurlar elinizdeki Yağlı Boya Tablo Eserlerinin kıymetini ölmek için belirlemiş olduğumuz birer filitredir. Sırasıyla;

1) Yağlı Boya Tablo Orjinalitesi

2) Yağlı Boya Tablo İmzası

3) Yağlı Boya Tablo Eskiliği

4) Yağlı Boya Tablo Kondisyonu

Bu Belirlemiş olduğumu unsurlara göre elinizdeki Yağlı Boya Tablo Eserlerinizin Değerlerini size açıklama hizmeti vermekteyiz.

Yağlı Boya TabloAlan daha doğrusu, Yağlı Boya Tabloları Değerinde Alan En Güvenilir isim Ertaş Antika’dır.
Yağlı Boya Tablo Eserlerinize değer biçmek istiyorsanız ÜCRETSİZ EKSPERTİZ hizmetimizi kullanabilirsiniz.
Yağlı Boya Tablo Eserlerinizi satmak istiyorsanız Galeri Dönüşüm NAKİT olarak Yağlı Boya Tablolarınızı Değerlendirir.
Yağlı Boya Tablolarımı Nasıl Satabilirim?

1) Whatsapp yoluyla bize Yağlı Boya Tablo Eserlerinizin Fotoğraflarını iletebilirsiniz.

2) Mail yoluyla bize Yağlı Boya Tablo Eserlerinizin Fotoğraflarını iletebilirsiniz.

3) Telefon ile arayarak randevulaşıp Yağlı Boya Tablo Eserlerinizi görmeye gelebiliriz.

Görüşmeler sonucunda Yağlı Boya Tablo Eserlerinizin değerini bulduğunuzda Ertaş Antik NAKİT parayla Yağlı Boya Tablo eserlerinizi sizden alır.

Tablo Experlerimiz Eserlerinizi Gerçek Değerinde Satın Alıyor

0532 645 39 50 Önder Bey Tablo Ve Antika Experi

Tablo alan yerler

Tablolarınız değerinde alınır Antika Tablomu Satmak İstiyorum” diyorsanız, doğru adrestesiniz. Tablo satışı, doğru bir pazar araştırması ve değerleme süreci gerektirir. İlk olarak, tablonuzun gerçek değerini belirlemek için bir ekspertiz raporu almanız önemlidir. Ardından, tablonuzu satabileceğiniz güvenilir bir alıcı veya galeri bulmalısınız. Antika tablo alıcıları, genellikle tabloların tarihî ve sanatsal değerine önem verirler. Bu nedenle, tablonuz hakkında detaylı bilgi vermeniz ve tablonun geçmişi hakkında belge sunmanız, satış sürecini kolaylaştırır.

Değerli Tablo Alan Yerler

Antika Tablolarınızı Nasıl Satarsınız

Antika Tablolarınızı Nasıl Satarsınız?
Antika tablolarınızı satmak istiyorsanız, öncelikle değerini belirlemek için sertifikalı koleksiyonculardan bilgi almalısınız. Her antikacı, bir koleksiyoncu değildir. Bu nedenle sertifikalı uzman portföy danışmanlarımızdan antikanız için fiyat teklifi almanızı öneriyoruz. Bizimle iletişime geçerseniz, antika eşyanız için en iyi fiyatı nakit olarak vereceğimizden şüpheniz olmasın.

Antika tablo, yağlı boya tablo alımları Türkiye dahil taraf ülkelerin 1952 yılında 17 ülkenin katılımıyla imzalanan anlaşma gereğince yapılmaktadır. İstanbul Antikacı’nın deneyimli ve sertifikalı koleksiyonleri, antika tablolarınızı inceleyerek, hak ettiği değeri peşin olarak ödemeyi vadediyor.

Antika İstanbul olarak amacımız antika kültürünü yaşatarak, geçimişine değer veren, antika eserlere özen gösteren, ona hak ettiği karşılığı veren kurumsal yapıya sahip bir firmadır. Antika tablo süsleme sanatı ürünlerini içerisine alan, tarihi değeri bulunan antika eserlerinizi, portföy uzmanlarımıza değerlendirebilirsiniz. Bunun için bize ulaşmanız yeterli olacaktır

Antika Tablo Alanlar

Antika Tablo
Antika tablo alım ve satım hizmetimizle, sanat koleksiyonlarınızı değerine göre değerlendirin! Uzman ekibimiz, her eserin tarihini ve estetik değerini göz önünde bulundurarak adil bir fiyatlandırma sunar. Tablolarınızı güvenle satmak için profesyonel bir yaklaşım arıyorsanız, doğru yerdesiniz. Hızlı, şeffaf ve sorunsuz bir alım süreci için bizimle iletişime geçin; sanatınızı değerinde değerlendirelim!